BÖBREK TAŞI



Böbrek Taşları

İdrar sistemi , dört organdan oluşur. Bunlar esas görevi yapan böbrek , böbrekte yapılan idrarı torbaya indiren üreter ve mesanede depolanan idrarı dışarı atan üretra dır. Böbrek ve üreter sağlı sollu ikişer adettir. Mesane ve üretra tektir. Bu idrar sisteminin görevi, vücudun çalışması sonucu oluşan üre gibi bazı atıkların dışarı çıkarılmasıdır. Böbreklerin oluşturdukları idrar vasıtasıyla böyle zararlı maddelerin atılmasını sağladıkları gibi, vücudun hormon ve sıvı dengelerinin düzenlenmesinde rol oynarlar.

Türkiye'deki insanların yüzde 8'inde hayatlarının bir döneminde taş görülür. Erkeklerde daha sıktır. Taşlar böbrekte oluşur ve bu organ sisteminin her yerinde problem yaratabilir ama en çok üreter taşları sorun çıkarır. Ya düşerken çok ağrı yaparlar ya da bir yerde takılır kalırlar. Ağrı üreter adelesinin krampı sonucu oluşur. Bu şiddetli ağrı da bulantı-kusmaya neden olur. Taşın oynayıp idrar yolunu zedelemesi ise idrarda kanama yapar.

Böbrekteki taşların bir kısmı uzun zaman sessiz ve zararsız kalırken bir kısmı da büyümeye devam eder. Ama taşların çoğu üretere düşer. Böbreklerden çıkan idrarı mesaneye aktaran üreter erişkin insanda ortalama olarak 25 cm. uzunluğunda ve 6 mm. çapında boruya benzer bir yapıdır. Ama idrar bir borudan akar gibi dümdüz ve düzenli akmaz. Bir boğa yılanının tavşanı yuttuğu gibi, boğum boğum kasılmalarla mesaneye iner. Taşlar da böyle kasılmalarla inerler. Üreterin üç tane dar yeri vardır ve taşlar genelde bu darlıklardan zor geçer. Sonuncu darlık tam mesaneye gireceği yerdedir. Bütün üreteri geçerek buraya kadar gelen pek çok taş burada takılır.

İdrar depolama görevi yapan mesane genişleyerek 500 cc civarında idrar biriktirebilir. Mesaneye inen idrarın bir daha geri kaçmasını engelleyen mekanizma vardır. Böylece idrar torbası içindeki beklemiş idrarın veya mikropların böbreklere ulaşması engellenir. Ayrıca idrar yapma sırasında mesane içinde oluşan basıncın da böbreklere baskı yapması bu şekilde engellenir.

Mesaneden idrarı dışarı atan üretra ise kadınlarda 4 cm. uzunluğunda kısa bir tüp yapıdır. Erkeklerde ise ortalama uzunluğu 20 cm.dir çünkü prostatın ve penisin içinden geçerek daha uzun bir yol kat eder.

Böbrekten yola düşmüş taşların dolaylı belirtisi çoktur ama taşı direkt olarak saptamak genelde pek kolay olmaz. Bunu yüzde yüze yakın bir kesinlikle ancak spiral bilgisayarlı tomografi gösterir. Diğer yöntemler bu kadar başarılı değildir. Taş görüldüğünde uygun bir yol belirlenir. Öncelikle tercih taşın kendiliğinden düşmesidir.

Taşların çoğu kendiliğinden düşer. Bunlar genelde 5 mm. veya daha küçüktür. Üreterde takılıp kalan ve 1-2 hafta içinde düşmeyen taşların düşmesi artık giderek zorlaşır. Eğer arada hareket edip biraz daha inmezse, müdahale etmekte yarar vardır. Taş 6 haftada düşmezse, artık mutlaka bir müdahale gerekir çünkü 2 ay süreyle aynı yerde kalan taş üreter duvarına yapışmaya ve hatta bazen gömülmeye başlar. Eğer taş tıkanıklık yapıp böbrek hasarı oluşturmaya başladıysa, müdahale aslında daha da erken yapılır. Bekleme süresinin kısaltılması bazen de şiddetli ağrıya, devamlı kanamaya veya idrar yollarında ciddi bir enfeksiyon oluşmasına bağlıdır.

Taşın tedavisinden sonra, korunma da şarttır. Çünkü beş yıl içinde hastaların yüzde 65'inde taş tekrar oluşur. Korunmanın en basit yolu bol sıvı almaktır. Yalnız hastada yüksek tansiyon da varsa, dikkatli olmak gerekir. Sertlik derecesi az olan su en iyi koruyucudur. Süt ve ürünleri ile çay gibi bazı gıdaların kısıtlanmasında yarar vardır.


Taş Hastalığı

İdrarda taş oluşmasını engelleyen bazı maddeler vardır. Bu maddelerin eksikliği, kalsiyum ve benzeri elementlerin idrarla aşırı atılması, doğumsal ya da sonradan oluşan idrar yolu darlıkları veya tıkanmaları, idrar yolundaki yabancı cisimler ve idrar yolu enfeksiyonları da taş oluşumunu kolaylaştıran diğer etmenlerdir.

Ayrıca, yaşanan bölgenin özellikleri (hava sıcaklığı ve terleme yoluyla fazla sıvı kaybetme), beslenme alışkanlıkları (az sıvı alınması dahil) ve ailesel kalıtım da taş oluşumunda belirleyici özellik taşır.

Ağrı ve idrar yolunda kanama en sık görülen şikayetlerdir. Ağrı bazen çok şiddetli bazen de dolgunluk ağrısı şeklindedir. Genelde böğürde hissedilir. Kasığa da vurabilir. İdrar rengi koyu kırmızı ve bazen pıhtılı olabileceği gibi sıklıkla çay rengindedir. Bu şikayetlerden başka bulantı ve kusma, ateş, idrar yaparken yanma ve sık idrara çıkma şikayetleri de görülebilir.

Eskiden uygulanan açık cerrahi yöntemler artık bu gün yerini kapalı yöntemlere bırakmıştır. Vücut dışından ses dalgaları ile taşların kırılması ( ESWL ) başvurulan bir yöntemdir. Ancak kullanılan hastaların tümünde başarılı değildir. Bazı taşlar çok sert olduklarından bu yöntemle tedavi edilemez. Bazıları da görüntülenemediği için kırılamaz. Kanamayı kolaylaştıran bir hastalığı olan kişilerde ve gebelikte uygulanması sakıncalıdır.

Açık ameliyatlar ile taş tedavisi artık çok ender olarak kullanılmaktadır. Günümüzde taş cerrahisi için genellikle endoskopik (kapalı) yöntemler uygulanmaktadır. Vücut dışından çok küçük tek bir delik açılıp, böbrek içine bir ince boru yardımı ile girilerek taşların temizlenmesi ( perkütan taş ameliyatı ) günümüz tedavi yöntemleri arasında çok önemli bir yer tutar. Ayrıca böbrekten çıkarak idrar yoluna (üreter) düşen taşlara, hiçbir ameliyat kesisi yapmadan, direkt idrar yolundan ulaşılıp "üreteroskopi" ile taşın tedavi edilmesi mümkündür. Önemli merkezlerde, her tür kapalı ameliyatlarda taşın parçalanarak tedavisi için lazer teknolojisi kullanılmaktadır. Holmium lazer ile en sert taşlar bile rahatlıkla kırılabilmektedir.

Tedavi sonrası elde edilen taşın analizi yapılarak, taşın cinsine göre koruyucu tedavi uygulanması da önemli bir noktadır. Taşların sık tekrar etmesi nedeniyle, özellikle bol sıvı alınmasına gayret edilmelidir. Taş hastalarının üçte ikisinde, taşın 5 yıl içinde tekrarladığı düşünüldüğünde, düzenli olarak kontrol yapılmasının gereği anlaşılır.


Böbrek Taşı Tedavisi

Böbreğin içindeki taşın yeri ve büyüklüğü, tedavinin planlanması açısından en önemli bulgulardır. Böbreğin içinde küçük odacıklar vardır. İdrar etli böbrek dokusunda yapılarak bu odacıklara verilir. Taşlar da ilk olarak bu odacıkların dibinde oluşmaya başlar. Sonra bu odacıklar böbreğin havuzuna açılır. İdrar buradan sonra böbrekten çıkar. Üreter denilen 25 cm. uzunluğunda ve 6 mm. genişliğindeki boru şeklindeki yapıdan mesaneye doğru iner ve burada depolanır.

Odacıkların dibinde oturan bir taşa müdahale gereksizdir. Böbrekte duran bir taşa müdahaleye ancak aşağıdaki durumlardan biri varsa gerek duyulur :

*Taş giderek büyüyorsa,
*Fazla kanamaya neden oluyorsa,
*Sık sık veya şiddetli ağrıya neden oluyorsa,
*Böbrek içinde enfeksiyonu tetikleyip mikroplardan böbreğin zarar görmesine neden oluyorsa,
*İdrarın böbrekten akışında tıkanıklık yaparak, böbrek dokusunun bir kısmında veya hatta hepsinde giderek hasar oluşturuyorsa,
*Hasta tek böbrekliyse veya diğer böbrek de risk altında ise müdahale edilmesi lazımdır.

Diğer durumlarda, sadece izlemek yeterlidir çünkü bu taşların bir bölümü ömür boyu bile aynı kalabilir. Ama bazen de böbreğin bütün havuzunu ve odacıklarını dolduracak kadar büyüyebilir. Bunu da genellikle sessiz bir şekilde, pek belirti vermeden yapar. Bu yüzden küçük taşlarda bile yakın ve düzenli takip yapılması önemlidir.

Böbrek taşlarının tedavisindeki çağdaş ve güvenli yaklaşım, böbreğe ciltten 1,5-2 cm.lik tek bir delikle girilerek, böbrek içindeki taşın çıkarılmasıdır. Perkütan Taş Ameliyatı denilen bu operasyonda, hasta ameliyattan bir-iki gün sonra taburcu edilir.

Böbreğe müdahale edildiği zaman amaç, taşların hepsinin temizlenmesidir. Özellikle üzerlerinde mikrop barındıran taşların temizlenmesi daha büyük önem taşır. Çünkü kalan küçük bir taş parçası bile, hem böbreğin kendisine hem de vücuda zarar verebilir. Böyle bir durum, mikropların kana karışmasıyla ve yüksek ateş yaparak olur. Özellikle böbrekte bir anatomik bozukluk söz konusu ise bu durum daha sık görülür. Bozukluklar doğuştan olabilir veya sonradan oluşabilir. Bunlar da ayrıca tedavi gerektirebilir. Hatta bunların bir kısmına ilk etapta müdahale etmek gerekir. Örneğin en sık görülen bozukluklardan biri böbrek çıkımı darlığıdır. Bu darlığın holmium lazerle açılarak idrarın böbrekten rahat akışı sağlanmalıdır.


Böbrek Taşı Kırma (ESWL)

Vücut dışından şok dalgarıyla taş kırma yöntemidir. Bir makinada oluşturulan enerji suyun içinde rahatça yayılır. Eskiden su küvetinde, günümüzde ise su dolu bir balon ile dışarıdan gönderilen şok dalgaları vücuda ulaşır. İnsan bedeninin yapısının büyük kısmı su olduğundan, bu enerji dokulardan geçerek, tam taşın üstüne odaklanır. Taşın olduğu bölgede açığa çıkan enerji, taşı parçalar. Taşın sertliğine bağlı olarak taş ya kırılarak küçük parçalar halinde düşer veya ince kırıntılar haline gelebilir. Kırıntılar idrarla atılırken pek acı vermezler ama küçük parçalar düşerken ağrı yapabilir.

Bu tedavi poliklinik şartlarında gündelik olarak yapılır. Fazla ağrı duyan hastalarda ise anestezi altında gerçekleştirilir. Bazı durumlarda bu düşen parçaların üreteri tıkamaması için hastanın böbreğinden mesaneye kadar inen bir ince tüp konulur.

Taşların bir kısmı bu yöntemle kırılamaz. Bu genelde taşın sertliğine ve makinanın ekranında görülebilmesine bağlıdır. Cihazın etkinliğine ve kullanan doktorun tecrübesine göre de sonuçlar değişebilir. İki veya üç kerede kırılmayan taşlar için artık kapalı ameliyat gerekir çünkü devamlı aynı yere darbe uygulaması fazla hasar verebilir.


Böbrek Taşı Ameliyatı (Perkütan)

Böbrek taşlarının tedavisinde, perkütan taş ameliyatı çağdaş dünyada önemli bir yer tutmaktadır. Bu metod böbrekten çıkıp idrar torbasına inemeyecek kadar büyük böbrek taşlarının tedavisinde kullanılır. Yurdumuzda da bazı hastanelerde artık son derece başarılı bir şeklide uygulanmaktadır.

Ameliyat öncesi çekilen filmlerle, taşa hangi yoldan nasıl ulaşılacağı tasarlanır. Hastanın cildinde bir parmak ucu kadar yaradan girilerek, böbreğe ulaşılır. Bu aşamada böbreğin içine yerleştirilen ince mercek ile böbrek içindeki tüm yapılar görüntülenir ve aynı anda ekrana yansıtılır. Çünkü bütün ekibinin ameliyatı takip etmesi gereklidir. Sonra taşın bulunduğu bölge incelenir. En emniyetli şekilde taşın nasıl çıkarılacağı planlanır. Eğer böbreğin başka kısımlarında da taş varsa, onlar için de bir temizleme planı yapılır.

Bu tip ameliyatlarda iki önemli konu vardır. Bir tanesi doktorun becerisi ve meslek tecrübesidir. İkincisi ise eldeki aletlerin çeşitliliği ve kullanılacak malzemenin kalitesidir. Burada tam anlamıyla " alet işler, el övünür " deyişi geçerlidir. Örneğin bir taşın kırılması için bazen çok kuvvetli, bazen çok nazik bir müdahale gerekir. Bazen kırılan küçük taş parçalarının anında dışarı alınması ve taşın hiç ara vermeden kırılmaya devam edilmesi gerekir. Bazen büyük parçaların öncelikle çıkarılması gerekir. Çeşitli kırma aletlerini elinde bulundurmak bir operatör için ne kadar büyük rahatlık ve güvendir sanırım anlatması zor. Özellikle bunun detaylarının bilip, kullanmaya alışık olmak birçok ameliyatta işi çok kolaylaştırır.

Bu tür ameliyatlarda ciltteki küçücük bir delikten böbreğe ciddi müdaheleler yapıldığı için malzeme çeşitliğinin önemi ön plandadır. Bazen büyükçe bir taş parçasını tutacak kuvvetli bir alet, bazen nazik bir bölgede narin alet, bazen uzaktaki bir kıvrımın içinde kalmış kırıntıya ulaşabilecek akrobat gibi esnek bir alet gerekir. Gerektiği yerde gerekli aletin elinde olduğunu bilmek ve her probleme güvenle müdahale edebilmek cerrah için çok önemlidir.

Böbrek taşlardan tamamen temizlendikten sonra, sıra taştan korunmaya gelir. Çıkan taşın analizi, korunma planı yapılmasında önemli bir yer tutar. Bazı taşların oluşmasında bazı gıdaların olumsuz etkisi vardır. Ayrıca 24 saatlik idrar toplanması ve tahliller sonucu vücutta taş oluşmasını tetikleyen metabolizma bozuklukları saptanır. Böyle durumlara karşı ilaçla veya günlük yaşam davranışlarının değiştirilmesiyle önlem alınır.


Üreter Taşı Operasyonu (Üretoroskopi)

Bu yöntem endoskopik bir ameliyattır. Hasta anestezi alır ama vücudunda hiç bir ameliyat yarası olmaz. Kadınlarda biraz daha rahat olur çünkü dış idrar yolu (üretra) kısadır. Dış idrar deliğinden böbreğin içine kadar mercekli ince bir alet ile gidilebilir. Doktor tünelde yolculuk eder gibi bütün idrar sisteminin içini görür. Bu olay aynı zamanda bir ekrana yansır. Asistan doktor ve ameliyat hemşiresi de ameliyatı rahatça izleyerek yardım ederler.

İdrar sistemi içindeki taşa ulaşıldığında, taşın yeri, büyüklüğü, sayısı ve sertliğine göre tedavi uygulanır. Küçük taşlar basket denilen yumuşak metalden yapılmış sepet içinde dışarı alınır. Büyük taşlar hemen yerinde parçalara ayırılır ve bu küçük parçalar toplanır. Taşları vücut içinde ufalamak için bir çok taş kırma cihazı vardır. Ama sert taşlar için holmium lazer kullanılmalıdır. Şu ana kadar ufalayamayacağı taş görülmemiştir. Bazı üreterlerde çok dar yerler olabilir. Bunlar içeride basınçlı bir balon şişirilerek genişletilir. Sonra gerekli işleme devam edilir. Üreter ağzına düşmüş ama çok büyük olan taşlar alttan böbreğin içine geri itilir ve böbrek içinde tedavi edilir.


Üreter Taşı

Böbrekten yola düşmüş taşların dolaylı belirtisi çoktur ama taşı direkt olarak saptamak genelde pek kolay olmaz. Bunu yüzde yüze yakın bir kesinlikle ancak spiral bilgisayarlı tomografi gösterir. Diğer yöntemler bu kadar başarılı değildir. Taş görüldüğünde uygun bir yol belirlenir. Öncelikle tercih taşın kendiliğinden düşmesidir. 6-8 haftadan fazla beklemiş taşlar üreterin duvarına yapıştığından ameliyatı zor ve riskli olabilir. Bu yüzden 2-4 haftada düşmeyen taşlara bir müdahale yapmakta yarar vardır .

Tedavide en sık kullanılan iki yöntem, ESWL ve Üreteroskopi'dir.




DOÇ. DR. DENİZ ERSEV'in
Özgeçmişi İçin Lütfen

Tıklayın...


ŞİKAYETLER / BELİRTİLER

Bel Ağrısı
Yumurtalıkta Şişlik ve Ağrı
Erken Boşalma
İdrarda Kan
Menide Kan

SIKÇA SORULAN SORULAR


Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili merak edilenler...


Prostatit
İyi Huylu Prostat Büyümesi (BPH)
Bel Soğukluğu ve Üretrit
U-P Darlık
Böbrek Taşları
Ameliyatsız Mikrodalga Prostat Tedavisi
Yaşlılıkta Cinsel Hayat


VİDEOLAR



Doç. Dr. Deniz Ersev'in
katıldığı programlar...

İletişim


     

DOÇ. DR. DENİZ ERSEV'in
Özgeçmişi İçin Lütfen

Tıklayın...


ŞİKAYETLER / BELİRTİLER

Bel Ağrısı
Yumurtalıkta Şişlik ve Ağrı
Erken Boşalma
İdrarda Kan
Menide Kan

SIKÇA SORULAN SORULAR


Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili merak edilenler...


Prostatit
İyi Huylu Prostat Büyümesi (BPH)
Bel Soğukluğu ve Üretrit
U-P Darlık
Böbrek Taşları
Ameliyatsız Mikrodalga Prostat Tedavisi
Yaşlılıkta Cinsel Hayat


VİDEOLAR



Doç. Dr. Deniz Ersev'in
katıldığı programlar...

İletişim


 

BÖBREK TAŞI



Böbrek Taşları

İdrar sistemi , dört organdan oluşur. Bunlar esas görevi yapan böbrek , böbrekte yapılan idrarı torbaya indiren üreter ve mesanede depolanan idrarı dışarı atan üretra dır. Böbrek ve üreter sağlı sollu ikişer adettir. Mesane ve üretra tektir. Bu idrar sisteminin görevi, vücudun çalışması sonucu oluşan üre gibi bazı atıkların dışarı çıkarılmasıdır. Böbreklerin oluşturdukları idrar vasıtasıyla böyle zararlı maddelerin atılmasını sağladıkları gibi, vücudun hormon ve sıvı dengelerinin düzenlenmesinde rol oynarlar.

Türkiye'deki insanların yüzde 8'inde hayatlarının bir döneminde taş görülür. Erkeklerde daha sıktır. Taşlar böbrekte oluşur ve bu organ sisteminin her yerinde problem yaratabilir ama en çok üreter taşları sorun çıkarır. Ya düşerken çok ağrı yaparlar ya da bir yerde takılır kalırlar. Ağrı üreter adelesinin krampı sonucu oluşur. Bu şiddetli ağrı da bulantı-kusmaya neden olur. Taşın oynayıp idrar yolunu zedelemesi ise idrarda kanama yapar.

Böbrekteki taşların bir kısmı uzun zaman sessiz ve zararsız kalırken bir kısmı da büyümeye devam eder. Ama taşların çoğu üretere düşer. Böbreklerden çıkan idrarı mesaneye aktaran üreter erişkin insanda ortalama olarak 25 cm. uzunluğunda ve 6 mm. çapında boruya benzer bir yapıdır. Ama idrar bir borudan akar gibi dümdüz ve düzenli akmaz. Bir boğa yılanının tavşanı yuttuğu gibi, boğum boğum kasılmalarla mesaneye iner. Taşlar da böyle kasılmalarla inerler. Üreterin üç tane dar yeri vardır ve taşlar genelde bu darlıklardan zor geçer. Sonuncu darlık tam mesaneye gireceği yerdedir. Bütün üreteri geçerek buraya kadar gelen pek çok taş burada takılır.

İdrar depolama görevi yapan mesane genişleyerek 500 cc civarında idrar biriktirebilir. Mesaneye inen idrarın bir daha geri kaçmasını engelleyen mekanizma vardır. Böylece idrar torbası içindeki beklemiş idrarın veya mikropların böbreklere ulaşması engellenir. Ayrıca idrar yapma sırasında mesane içinde oluşan basıncın da böbreklere baskı yapması bu şekilde engellenir.

Mesaneden idrarı dışarı atan üretra ise kadınlarda 4 cm. uzunluğunda kısa bir tüp yapıdır. Erkeklerde ise ortalama uzunluğu 20 cm.dir çünkü prostatın ve penisin içinden geçerek daha uzun bir yol kat eder.

Böbrekten yola düşmüş taşların dolaylı belirtisi çoktur ama taşı direkt olarak saptamak genelde pek kolay olmaz. Bunu yüzde yüze yakın bir kesinlikle ancak spiral bilgisayarlı tomografi gösterir. Diğer yöntemler bu kadar başarılı değildir. Taş görüldüğünde uygun bir yol belirlenir. Öncelikle tercih taşın kendiliğinden düşmesidir.

Taşların çoğu kendiliğinden düşer. Bunlar genelde 5 mm. veya daha küçüktür. Üreterde takılıp kalan ve 1-2 hafta içinde düşmeyen taşların düşmesi artık giderek zorlaşır. Eğer arada hareket edip biraz daha inmezse, müdahale etmekte yarar vardır. Taş 6 haftada düşmezse, artık mutlaka bir müdahale gerekir çünkü 2 ay süreyle aynı yerde kalan taş üreter duvarına yapışmaya ve hatta bazen gömülmeye başlar. Eğer taş tıkanıklık yapıp böbrek hasarı oluşturmaya başladıysa, müdahale aslında daha da erken yapılır. Bekleme süresinin kısaltılması bazen de şiddetli ağrıya, devamlı kanamaya veya idrar yollarında ciddi bir enfeksiyon oluşmasına bağlıdır.

Taşın tedavisinden sonra, korunma da şarttır. Çünkü beş yıl içinde hastaların yüzde 65'inde taş tekrar oluşur. Korunmanın en basit yolu bol sıvı almaktır. Yalnız hastada yüksek tansiyon da varsa, dikkatli olmak gerekir. Sertlik derecesi az olan su en iyi koruyucudur. Süt ve ürünleri ile çay gibi bazı gıdaların kısıtlanmasında yarar vardır.


Taş Hastalığı

İdrarda taş oluşmasını engelleyen bazı maddeler vardır. Bu maddelerin eksikliği, kalsiyum ve benzeri elementlerin idrarla aşırı atılması, doğumsal ya da sonradan oluşan idrar yolu darlıkları veya tıkanmaları, idrar yolundaki yabancı cisimler ve idrar yolu enfeksiyonları da taş oluşumunu kolaylaştıran diğer etmenlerdir.

Ayrıca, yaşanan bölgenin özellikleri (hava sıcaklığı ve terleme yoluyla fazla sıvı kaybetme), beslenme alışkanlıkları (az sıvı alınması dahil) ve ailesel kalıtım da taş oluşumunda belirleyici özellik taşır.

Ağrı ve idrar yolunda kanama en sık görülen şikayetlerdir. Ağrı bazen çok şiddetli bazen de dolgunluk ağrısı şeklindedir. Genelde böğürde hissedilir. Kasığa da vurabilir. İdrar rengi koyu kırmızı ve bazen pıhtılı olabileceği gibi sıklıkla çay rengindedir. Bu şikayetlerden başka bulantı ve kusma, ateş, idrar yaparken yanma ve sık idrara çıkma şikayetleri de görülebilir.

Eskiden uygulanan açık cerrahi yöntemler artık bu gün yerini kapalı yöntemlere bırakmıştır. Vücut dışından ses dalgaları ile taşların kırılması ( ESWL ) başvurulan bir yöntemdir. Ancak kullanılan hastaların tümünde başarılı değildir. Bazı taşlar çok sert olduklarından bu yöntemle tedavi edilemez. Bazıları da görüntülenemediği için kırılamaz. Kanamayı kolaylaştıran bir hastalığı olan kişilerde ve gebelikte uygulanması sakıncalıdır.

Açık ameliyatlar ile taş tedavisi artık çok ender olarak kullanılmaktadır. Günümüzde taş cerrahisi için genellikle endoskopik (kapalı) yöntemler uygulanmaktadır. Vücut dışından çok küçük tek bir delik açılıp, böbrek içine bir ince boru yardımı ile girilerek taşların temizlenmesi ( perkütan taş ameliyatı ) günümüz tedavi yöntemleri arasında çok önemli bir yer tutar. Ayrıca böbrekten çıkarak idrar yoluna (üreter) düşen taşlara, hiçbir ameliyat kesisi yapmadan, direkt idrar yolundan ulaşılıp "üreteroskopi" ile taşın tedavi edilmesi mümkündür. Önemli merkezlerde, her tür kapalı ameliyatlarda taşın parçalanarak tedavisi için lazer teknolojisi kullanılmaktadır. Holmium lazer ile en sert taşlar bile rahatlıkla kırılabilmektedir.

Tedavi sonrası elde edilen taşın analizi yapılarak, taşın cinsine göre koruyucu tedavi uygulanması da önemli bir noktadır. Taşların sık tekrar etmesi nedeniyle, özellikle bol sıvı alınmasına gayret edilmelidir. Taş hastalarının üçte ikisinde, taşın 5 yıl içinde tekrarladığı düşünüldüğünde, düzenli olarak kontrol yapılmasının gereği anlaşılır.


Böbrek Taşı Tedavisi

Böbreğin içindeki taşın yeri ve büyüklüğü, tedavinin planlanması açısından en önemli bulgulardır. Böbreğin içinde küçük odacıklar vardır. İdrar etli böbrek dokusunda yapılarak bu odacıklara verilir. Taşlar da ilk olarak bu odacıkların dibinde oluşmaya başlar. Sonra bu odacıklar böbreğin havuzuna açılır. İdrar buradan sonra böbrekten çıkar. Üreter denilen 25 cm. uzunluğunda ve 6 mm. genişliğindeki boru şeklindeki yapıdan mesaneye doğru iner ve burada depolanır.

Odacıkların dibinde oturan bir taşa müdahale gereksizdir. Böbrekte duran bir taşa müdahaleye ancak aşağıdaki durumlardan biri varsa gerek duyulur :

*Taş giderek büyüyorsa,
*Fazla kanamaya neden oluyorsa,
*Sık sık veya şiddetli ağrıya neden oluyorsa,
*Böbrek içinde enfeksiyonu tetikleyip mikroplardan böbreğin zarar görmesine neden oluyorsa,
*İdrarın böbrekten akışında tıkanıklık yaparak, böbrek dokusunun bir kısmında veya hatta hepsinde giderek hasar oluşturuyorsa,
*Hasta tek böbrekliyse veya diğer böbrek de risk altında ise müdahale edilmesi lazımdır.

Diğer durumlarda, sadece izlemek yeterlidir çünkü bu taşların bir bölümü ömür boyu bile aynı kalabilir. Ama bazen de böbreğin bütün havuzunu ve odacıklarını dolduracak kadar büyüyebilir. Bunu da genellikle sessiz bir şekilde, pek belirti vermeden yapar. Bu yüzden küçük taşlarda bile yakın ve düzenli takip yapılması önemlidir.

Böbrek taşlarının tedavisindeki çağdaş ve güvenli yaklaşım, böbreğe ciltten 1,5-2 cm.lik tek bir delikle girilerek, böbrek içindeki taşın çıkarılmasıdır. Perkütan Taş Ameliyatı denilen bu operasyonda, hasta ameliyattan bir-iki gün sonra taburcu edilir.

Böbreğe müdahale edildiği zaman amaç, taşların hepsinin temizlenmesidir. Özellikle üzerlerinde mikrop barındıran taşların temizlenmesi daha büyük önem taşır. Çünkü kalan küçük bir taş parçası bile, hem böbreğin kendisine hem de vücuda zarar verebilir. Böyle bir durum, mikropların kana karışmasıyla ve yüksek ateş yaparak olur. Özellikle böbrekte bir anatomik bozukluk söz konusu ise bu durum daha sık görülür. Bozukluklar doğuştan olabilir veya sonradan oluşabilir. Bunlar da ayrıca tedavi gerektirebilir. Hatta bunların bir kısmına ilk etapta müdahale etmek gerekir. Örneğin en sık görülen bozukluklardan biri böbrek çıkımı darlığıdır. Bu darlığın holmium lazerle açılarak idrarın böbrekten rahat akışı sağlanmalıdır.


Böbrek Taşı Kırma (ESWL)

Vücut dışından şok dalgarıyla taş kırma yöntemidir. Bir makinada oluşturulan enerji suyun içinde rahatça yayılır. Eskiden su küvetinde, günümüzde ise su dolu bir balon ile dışarıdan gönderilen şok dalgaları vücuda ulaşır. İnsan bedeninin yapısının büyük kısmı su olduğundan, bu enerji dokulardan geçerek, tam taşın üstüne odaklanır. Taşın olduğu bölgede açığa çıkan enerji, taşı parçalar. Taşın sertliğine bağlı olarak taş ya kırılarak küçük parçalar halinde düşer veya ince kırıntılar haline gelebilir. Kırıntılar idrarla atılırken pek acı vermezler ama küçük parçalar düşerken ağrı yapabilir.

Bu tedavi poliklinik şartlarında gündelik olarak yapılır. Fazla ağrı duyan hastalarda ise anestezi altında gerçekleştirilir. Bazı durumlarda bu düşen parçaların üreteri tıkamaması için hastanın böbreğinden mesaneye kadar inen bir ince tüp konulur.

Taşların bir kısmı bu yöntemle kırılamaz. Bu genelde taşın sertliğine ve makinanın ekranında görülebilmesine bağlıdır. Cihazın etkinliğine ve kullanan doktorun tecrübesine göre de sonuçlar değişebilir. İki veya üç kerede kırılmayan taşlar için artık kapalı ameliyat gerekir çünkü devamlı aynı yere darbe uygulaması fazla hasar verebilir.


Böbrek Taşı Ameliyatı (Perkütan)

Böbrek taşlarının tedavisinde, perkütan taş ameliyatı çağdaş dünyada önemli bir yer tutmaktadır. Bu metod böbrekten çıkıp idrar torbasına inemeyecek kadar büyük böbrek taşlarının tedavisinde kullanılır. Yurdumuzda da bazı hastanelerde artık son derece başarılı bir şeklide uygulanmaktadır.

Ameliyat öncesi çekilen filmlerle, taşa hangi yoldan nasıl ulaşılacağı tasarlanır. Hastanın cildinde bir parmak ucu kadar yaradan girilerek, böbreğe ulaşılır. Bu aşamada böbreğin içine yerleştirilen ince mercek ile böbrek içindeki tüm yapılar görüntülenir ve aynı anda ekrana yansıtılır. Çünkü bütün ekibinin ameliyatı takip etmesi gereklidir. Sonra taşın bulunduğu bölge incelenir. En emniyetli şekilde taşın nasıl çıkarılacağı planlanır. Eğer böbreğin başka kısımlarında da taş varsa, onlar için de bir temizleme planı yapılır.

Bu tip ameliyatlarda iki önemli konu vardır. Bir tanesi doktorun becerisi ve meslek tecrübesidir. İkincisi ise eldeki aletlerin çeşitliliği ve kullanılacak malzemenin kalitesidir. Burada tam anlamıyla " alet işler, el övünür " deyişi geçerlidir. Örneğin bir taşın kırılması için bazen çok kuvvetli, bazen çok nazik bir müdahale gerekir. Bazen kırılan küçük taş parçalarının anında dışarı alınması ve taşın hiç ara vermeden kırılmaya devam edilmesi gerekir. Bazen büyük parçaların öncelikle çıkarılması gerekir. Çeşitli kırma aletlerini elinde bulundurmak bir operatör için ne kadar büyük rahatlık ve güvendir sanırım anlatması zor. Özellikle bunun detaylarının bilip, kullanmaya alışık olmak birçok ameliyatta işi çok kolaylaştırır.

Bu tür ameliyatlarda ciltteki küçücük bir delikten böbreğe ciddi müdaheleler yapıldığı için malzeme çeşitliğinin önemi ön plandadır. Bazen büyükçe bir taş parçasını tutacak kuvvetli bir alet, bazen nazik bir bölgede narin alet, bazen uzaktaki bir kıvrımın içinde kalmış kırıntıya ulaşabilecek akrobat gibi esnek bir alet gerekir. Gerektiği yerde gerekli aletin elinde olduğunu bilmek ve her probleme güvenle müdahale edebilmek cerrah için çok önemlidir.

Böbrek taşlardan tamamen temizlendikten sonra, sıra taştan korunmaya gelir. Çıkan taşın analizi, korunma planı yapılmasında önemli bir yer tutar. Bazı taşların oluşmasında bazı gıdaların olumsuz etkisi vardır. Ayrıca 24 saatlik idrar toplanması ve tahliller sonucu vücutta taş oluşmasını tetikleyen metabolizma bozuklukları saptanır. Böyle durumlara karşı ilaçla veya günlük yaşam davranışlarının değiştirilmesiyle önlem alınır.


Üreter Taşı Operasyonu (Üretoroskopi)

Bu yöntem endoskopik bir ameliyattır. Hasta anestezi alır ama vücudunda hiç bir ameliyat yarası olmaz. Kadınlarda biraz daha rahat olur çünkü dış idrar yolu (üretra) kısadır. Dış idrar deliğinden böbreğin içine kadar mercekli ince bir alet ile gidilebilir. Doktor tünelde yolculuk eder gibi bütün idrar sisteminin içini görür. Bu olay aynı zamanda bir ekrana yansır. Asistan doktor ve ameliyat hemşiresi de ameliyatı rahatça izleyerek yardım ederler.

İdrar sistemi içindeki taşa ulaşıldığında, taşın yeri, büyüklüğü, sayısı ve sertliğine göre tedavi uygulanır. Küçük taşlar basket denilen yumuşak metalden yapılmış sepet içinde dışarı alınır. Büyük taşlar hemen yerinde parçalara ayırılır ve bu küçük parçalar toplanır. Taşları vücut içinde ufalamak için bir çok taş kırma cihazı vardır. Ama sert taşlar için holmium lazer kullanılmalıdır. Şu ana kadar ufalayamayacağı taş görülmemiştir. Bazı üreterlerde çok dar yerler olabilir. Bunlar içeride basınçlı bir balon şişirilerek genişletilir. Sonra gerekli işleme devam edilir. Üreter ağzına düşmüş ama çok büyük olan taşlar alttan böbreğin içine geri itilir ve böbrek içinde tedavi edilir.


Üreter Taşı

Böbrekten yola düşmüş taşların dolaylı belirtisi çoktur ama taşı direkt olarak saptamak genelde pek kolay olmaz. Bunu yüzde yüze yakın bir kesinlikle ancak spiral bilgisayarlı tomografi gösterir. Diğer yöntemler bu kadar başarılı değildir. Taş görüldüğünde uygun bir yol belirlenir. Öncelikle tercih taşın kendiliğinden düşmesidir. 6-8 haftadan fazla beklemiş taşlar üreterin duvarına yapıştığından ameliyatı zor ve riskli olabilir. Bu yüzden 2-4 haftada düşmeyen taşlara bir müdahale yapmakta yarar vardır .

Tedavide en sık kullanılan iki yöntem, ESWL ve Üreteroskopi'dir.